08 Eki ARTVİN
UNESCO’nun Dünya Biyosfer Rezervleri Ağı’nda 129 ülkeden 714 yer var. Türkiye’nin ilk ve tek Biyosfer Rezerv alanı ise Artvin’deki Macahel bölgesi. Biyosfer Rezerv alanını en basit şekliyle açıklamaya çalışırsam; biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığının “sürdürülebilir” şekilde sağlanması demek. Bunun için seçilen ve geliştiren özel alanlara veriliyor bu unvan.
Ne yazık ki birbirinden acı deneyimlerle doğanın önemini tekrar tekrar anladığımız günler yaşayıp da buraları görünce daha bir duygusal oluyor insan. Sarıp sarmalamak geliyor içinden… Hele ki Macahel çok özel bir yer; kıymetini bilmek zorundayız. Gittiğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız çünkü anlatılmaz yaşanır tanımını sonuna kadar hak eden bir yeryüzü cenneti.
Geçmişte Macahel bölgesinde 18 köy varmış. Bugün onların 6’sı ülkemizde, kalanı Gürcistan’da. Bölgenin muhteşem doğasının getirisiyle ana geçim kaynağı arıcılık. Saf Kafkas ırkı arılar yaşıyor burada. Yerel üreticilerden bal almayı unutmayın.
Artvin’in Peri Bacaları
Peri Bacası denince aklınıza sadece Kapadokya geliyorsa ezberleri bozun. Karadeniz’in Kapadokyası, Artvin’de keşfedilmeyi bekliyor. Şavşat’taki bu doğa harikası, uzun yıllar önce ormanlık alanda meydana gelen heyelanla oluşmuş. Kapadokya’daki kadar büyük peri bacaları yok ama ona göre daha büyüleyici olan tarafı ladin, köknar, çam ağaçlarının arasında yer alması. Yolu biraz zorlu ama bence bu deneyim için değer! Bu arada Şavşat’ın dünyadaki “Cittaslow” ağında yer aldığını ve 2015’ten bu yana “sakin şehir” unvanı taşıdığını eklemeden geçmeyeyim…
Favorim Borçka Karagöl
Artvin’de iki tane Karagöl var. Biri Şavşat’ta diğeri Borçka’da. İkisi de çok hoş ama benim favorim Borçka’daki oldu. Öncelikle her ikisi de içindeki yosun varlığı ve suyun koyu rengi nedeniyle Karagöl adını almış. Yukarıdan bakınca kalbi andıran şekliyle Şavşat Karagöl daha popüler ve daha derin. Borçka Karagöl ise daha büyük ama daha sığ. İçi balçık kaplı ve heyelanla oluşmuş bir set gölü. İki kısımdan oluşuyor; büyük ve küçük göl.
Maral Şelalesi
UNESCO Biyosfer Rezerv alanı içindeki Maral Şelalesi de görülmeye değer bir güzellik. 68 metre yükseklikten tek kırımda dökülüyor. Tek kırımda dökülen en yüksek şelalelerden biri. Şelaleyi izleyebilmeniz için iki küçük ahşap teras var. Bol merdivenli bir yoldan ulaşıyorsunuz. Ama şelalenin altına kadar gitmek hatta gelmişken yüzmek isterseniz, çok daha fazla merdiven inerek ulaşmanız gerek.
İremit Camii
Maral Köyü’ndeki İremit Camii, Türkiye’deki en özgün örneklerden biri. Oldukça küçük ve dışarıdan bakınca ayırt edici bir özellik göremiyorsunuz. Ama içine adım attığınızda rengarenk bir camiyle karşılaşıyorsunuz. Tamamı el işçiliği ve büyük bölümü kök boyalar kullanılarak yapılan cami, ahşap işçiliğinin sıra dışı örnekleri arasında. 1851 yılından miras.
ÇILDIR GÖLÜ'NDE BALIK ZİYAFETİ
Ben Artvin’e gitmek için Kars’a uçup, yol üzerinde Ardahan’a uğradım. Kars Harakani Havaalanı’na indikten sonra ilk olarak Çıldır Gölü’nün yolunu tuttuk. Eskiden Batum’un bağlı olduğu bir sancak olan Çıldır’ın bugün nüfusu 2600. Aktaş Sınır Kapısına çok yakın. Biz Çıldır Gölü kenarındaki Atalay’ın Yeri’ne gittik. Lokanta salaş ama keyifli. Sahibi Atalay Bey de tam bir Anadolu bilgesi. Gidince sadece yemek yemenizi değil onunla sohbet etmenizi de öneririm. Sessizliğin sesini dinleyerek taze balıkların tadını çıkarabilir, ayrılmadan önce bahçedeki ağaca bir çaput da siz bağlayabilirsiniz.
ŞEYTAN KALESİ
Ardahan’daki Şeytan Kalesi’ne uğramak Artvin’e giderken yapılacaklar listenize eklenebilir. Konumu çok etkileyici. Şeytan Kalesi dünyanın başka bir yerinde olsa, insanlar akın akın burayı görmeye gider ama bizde şu an bu yazıyı okuyan kaç kişi haberdar bilmiyorum! Yaklaşık 2000 metre yüksekliğe inşa edilen kalenin Urartular’dan yadigar olduğu anlatılsa da bir Ortaçağ Kalesi olma ihtimali daha yüksek. Kale 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girmiş ve aktif olarak kullanılmış. İçinde bir kilise kalıntısı ve sarnıç da var.